İklim krizi, günümüzde dünya çapında en önemli sorunların başında gelmektedir. Hükümetler, bilim insanları ve sivil toplum kuruluşları, bu sorunun üstesinden gelebilmek adına çeşitli adımlar atmakta. Bu bağlamda, Türkiye’de önemli bir gelişme olarak öne çıkan İklim Kanunu, daha sürdürülebilir bir gelecek için hayati öneme sahip. Son günlerde gündemi meşgul eden konulardan biri ise İklim Kanunu'nun 2025 hedefleri ve bu yasaya dair gelişmeler. Peki, İklim Kanunu gerçekten yasalaştı mı? Resmi Gazete’de yayımlandı mı? Bu yazımızda, İklim Kanunu'nun ayrıntılarını ve 2025 hedeflerini inceleyeceğiz.
İklim Kanunu, bir ülkenin iklim politikalarını çerçeveleyen ve bu politikaların uygulanmasını sağlayacak yasal düzenlemeleri içeren bir yasadır. Türkiye’de bu kanunun amacı, iklim değişikliği ile mücadele etmek, karbondioksit salınımını azaltmak ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek olarak özetlenebilir. İklim Kanunu, özellikle yerel yönetimler ve özel sektörü de kapsayan geniş bir çerçeve ile çevre dostu uygulamaların hayata geçirilmesini sağlamayı hedefliyor. Bunun yanı sıra, toplumda iklim değişikliği bilincinin artırılmasını amaçlayan çeşitli kampanyalar ve eğitim programları da öngörülmektedir.
Kanunun hazırlanması, uluslararası iklim sözleşmeleri çerçevesinde Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla yapılmıştır. Özellikle Paris İklim Anlaşması çerçevesinde belirlenen hedefler doğrultusunda, Türkiye’nin 2030 yılı itibarıyla emisyonlarını azaltma taahhütleri oldukça önemlidir. İklim Kanunu ile birlikte, bu hedeflerin hayata geçirilmesi için gerekli hukuki altyapının oluşturulması sağlanmıştır.
İklim Kanunu’nun 2025 hedefleri, Türkiye’nin 2030 yılına kadar seragazı emisyonlarını 2019 yılı seviyelerine göre önemli ölçüde azaltmayı öngörmektedir. Bu hedefler, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma stratejileri ile entegre bir şekilde yürütülerek, iklim değişikliğine bağlı risklerin minimize edilmesi amaçlanmaktadır. 2025 için belirlenen hedefler arasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artırılması, fosil yakıtlardan bağımsızlaşma adımları ve enerji verimliliğinin artırılması gibi konular yer almaktadır.
Ayrıca, İklim Kanunu, yerel yönetimlerin iklim eylem planları oluşturarak, bu hedefleri yerel düzeyde uygulamalarını teşvik etmektedir. Bu bağlamda, çeşitli teşvik mekanizmalarının devreye alınması, özel sektör yatırımlarının artırılması ve kamu hizmetleri ile toplumun bilinçlendirilmesi hedeflenmektedir. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi, büyük oranda kamu ve özel sektör iş birliğine bağlı olacağı için, ilgili aktörlerin bu sürece aktif bir şekilde katılım göstermesi beklenmektedir.
İklim Kanunu’nun yasalaşması süreci, hükümet tarafından yapılan çalışmalar ve toplumdan gelen tepkilerle şekillenmiştir. Birçok sivil toplum kuruluşu ve çevre aktivisti, bu kanunun bir an önce yasalaşarak, uygulamaya girmesini talep etmektedir. 2023’te hazırlıklarına başlanan bu kanunun, zamanla iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir araç haline gelmesi beklenmektedir.
Sonuç olarak, İklim Kanunu, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelesinde önemli bir dönüm noktası olma potansiyeline sahip. 2025 hedefleri doğrultusunda gerçekleştirilecek adımlar, ilerleyen yıllarda ülkemizin yeşil dönüşüm sürecine katkı sağlayacaktır. Herkesin iklim değişikliği konusunda bilinçlenmesi, bu bağlamda atılacak adımların önemini artırmakta ve toplum genelinde çevre dostu bir anlayışın yayılmasına yardımcı olmaktadır. İklim Kanunu’nun yasalaşmasının Resmi Gazete’de yayımlanması ise bu alandaki çalışmaları hızlandıracak ve Türkiye’nin iklim politikalarını daha etkin bir hale getirecektir.