Son günlerde yaşanan bir cinayet vakası, hem toplumda derin bir üzüntü yarattı hem de aile içi şiddet sorununa dikkat çekti. Genç kadın Sinem, eski sevgilisi tarafından hayatını kaybetti. Olayın en dikkat çekici yönü ise Sinem’in, katilinin kendisine uyguladığı şiddetten korunmak için hukuki süreç başlatmış olması. Uzaklaştırma kararı almasına rağmen bu durum, ona hayatının maloldu. Sinem'in katili, önceden aldırdığı uzaklaştırma kararına rağmen evinin balkonundan tırmanarak içeri girmeyi başardı. Bu olay, toplumda hem kadına yönelik şiddetin boyutunu hem de hukuki tedbirlerin etkililiğini sorgulattı.
Uzaklaştırma kararı, hukuki anlamda bir koruma tedbiri olarak biliniyor, ancak bu süreçte yeterince güvenliğin sağlanamadığı durumlar sıkça karşılaşılıyor. Sinem’in annesi, kızının aldığı uzaklaştırma kararının kendileri için yeterince koruma sağlamadığını belirterek, “Her gün korku içinde yaşadık. Kızım, eski sevgilisinin tekrar geri döneceğinden endişeliydi ve bunun için başvuruda bulundu. Ancak bu karara rağmen bir çözüm bulamadık.” şeklinde açıklamalarda bulundu. Uzaklaştırma kararları, çoğu zaman sadece bir kağıt parçasından ibaret kalmakta ve faillerin motivasyonları göz önünde bulundurulmadığında, sonuçları trajik bir hal alabiliyor.
Olay sonrası yerel halk ve kadın dernekleri, yaşanan bu üzücü durumun toplumda bir farkındalık yaratması gerektiğini belirtirken, devletin etkili önlemler alması gerektiğine vurgu yapıyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede daha etkili yasaların uygulanması ve mevcut yasaların sıkı bir şekilde denetlenmesi gerektiği ifade ediliyor. Sinem’in arkadaşları, özellikle genç kadınların bu tür durumlarda daha dikkatli olmaları gerektiğini belirtiyor. Eğitimle bilgilendirme çalışmalarının artırılması ve sanal ortamda bu durumlara karşı kampanyaların düzenlenmesi gerektiği öne sürülüyor.
Şiddete karşı mücadele edecek olan bireylerin, yalnız olmadıklarını bilmeleri önemlidir. Toplum olarak, bu tür olayların önüne geçmek için her birimiz üzerine düşen sorumluluğu almaya çağrılıyız. Sinem’in hikayesi, bir kez daha hukukun ve yasaların gücünü sorgulamamıza neden oldu. Hem bireyler hem de sosyal yapı içerisinde, kadınların daha fazla desteklenmesi ve koruma altında olmasının önemi gözler önüne serilmiş oldu. Bu tür trajik olayların bir daha yaşanmaması umuduyla, tüm kadınların hayatları süresince güvenli bir şekilde yaşamalarını sağlamak için gerekli adımların atılması, en büyük dileğimizdir.