Sosyal medya platformlarında hızla yayılan ve gençler arasında popüler hale gelen tehlikeli trendler, her geçen gün daha fazla dikkat çekiyor. Genç neslin "havalı" bulduğu bu akımlar, bazı durumlarda ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Özellikle ergenlerin bu tür davranışları benimsemesi, hem fiziksel sağlıklarını hem de psikolojik durumlarını olumsuz etkileyen sonuçlar doğurabiliyor. Ancak, bu durumun kökeninde yatan sebepler incelendiğinde, gençlerin neden böyle riskli davranışlarda bulunduğu daha iyi anlaşılabiliyor.
Özellikle ergenlik döneminde kimlik arayışı içinde olan gençler, sosyal medya aracılığıyla kendilerini ifade etme ve kabul görme çabası içindedirler. Bu süreçte, popülerlik ve sosyal kabul, ergenler için son derece önemlidir. Ancak, bu kabulün getirdiği baskılar, bazı gençleri tehlikeli ve zararlı sayılabilecek aktiviteleri denemeye yönlendirebiliyor. Sosyal medyada viral hale gelen 'challenge' (meydan okuma) videoları ise bu durumu tetikliyor. Örneğin, bir grup genç tarafından başlatılan bir meydan okuma, kısa bir sürede yüzbinlerce gence ulaşabiliyor. Bu tür etkinliklere katılmak, gençler arasında bir tür cüretkâr olma isteğini perçinleyerek, risk almayı cazip hale getiriyor.
Bu tür tehlikeli trendler, sadece fiziksel yaralanmalara değil, aynı zamanda psikolojik sorunlara da yol açabilir. Gencin risk almayı normalleştirmesi, ciddi yaralanmaların yanı sıra bağımlılık ve depresyon gibi sorunların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir. Aileler, eğitimciler ve toplum olarak bu duruma dikkat çekilmesi ve önleyici adımlar atılması gerekiyor. Sosyal medya kullanımının nasıl kontrol altında tutulacağı, gençlerle sağlıklı iletişim yollarının nasıl oluşturulacağı ve bu konuda bilinçlendirme faaliyetlerinin nasıl düzenleneceği üzerinde düşünülmelidir. Eğitim programları, sosyal medya platformlarıyla iş birliği yapılarak, gençlere bu tür risklerin doğurabileceği olumsuz sonuçlar hakkında bilgi verirken, aynı zamanda sağlıklı yaşam tarzlarını destekleyen içerikler sunabilir.
Sosyal medyanın avantajları kadar dezavantajları da göz ardı edilmemelidir. Gençlerin kendilerini ifade edebildiği, sanatlarını paylaşabildiği ve sosyal gruplar oluşturabildikleri bu platformlar, bir yandan da onları korkutucu bir dizi adıma itebiliyor. Özellikle ergenlik dönemindeki bireylerin sosyal medya üzerinde karşılaştıkları baskılar, cinsiyet kimliği, beden algısı ve genel kimlik arayışı gibi faktörler de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu yüzden, ailelerin ve toplumun bu süreçte gençlere rehberlik etmesi, en önemli meselelerden biri haline geliyor.
Sonuç olarak, sosyal medya ve ergenler arasındaki ilişki, dikkatli bir şekilde ele alınmalıdır. Tehlikeli trendlerin anlaşılabilmesi ve engellenebilmesi için, tüm paydaşların iş birliği yaparak hareket etmesi, gençlerin sağlıklı bir şekilde büyümesine katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda, medyanın ve toplumun rolü büyük önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki, gençlerin güvenli bir ortamda büyümeleri ve sosyal medya platformlarını doğru bir şekilde kullanmaları, toplumumuzun geleceği için kritik bir değere sahiptir.